Etiketler

2 Mart 2012 Cuma

London 14 şubat volum 4

Walla bu sonuncu yazı 14 şubatta ilgili!!! :)))))
Dönerken gel-git'in gitme etkisi bitmiş gelme etkisi başlamıştı... :) Bir önceki yazıda gördüğünüz kalp nice aşklar gibi, nice yürekler gibi silindi gitti... Mukadderaaat efendim... :ppp :)))))))))))))))

Klasik müzik sevmeseniz bile girin ve içini gezin... Royal Festival Hall memleketimde olmasını dilediğim bir konser ve etkinlik salonu... Akşam üzerleri giriş kattaki dans pistinde dans dersleri veriliyor... İçerdeki büfelerde neredeyse kendinize süper bir akşam yemeği ziyafeti çekebilirsiniz... Satış mağazası ise harika harika... Ama maalesef beğendiğiniz en küçük bir şey bile 15 sterlinden başlayan fiyatlarda... Kendime 19 sterline çay almış hatun olarak anneme 15 sterlinglik bi bez çantayı çok mu gördüm... Gördüm wallaa... Hain evlat ökkeşiyeyim ben! :pppppppp

Keyfe devam... Konser programımı alıp soğuğa rağmen sigara eşliğinde dışarda keyfe çıktım... ;)






Kitap almadan dururmuyum? Ama bu seferki kitaplar taynicik... Londra hakkında bilmediğimiz, meraklısının bilmek isteyeceği infolar... Metro istasyonları adlarını nerden almışlar... Walla metro sever olarak bilmem ve öğrenmem gerekiyodu... Şarap+sigara eşliğinde okuyup üfledim... ;) 


Salonun planı efem... Annemle gittiğimizde konserine göre anneme 27 ya da 33 sterlincik biletlerden alıyorum... Bu sefer bi mimar olarak deneyimlemek istediğim için orkestranın arkasındaki koltuklardan bilet aldım kendime... Evet akustik büyük ihtimalle iyi olmayacaktı... Önden izlemek varken arkalarında oturmak... Ama mesleki olarak merak ediyordum... Günün birinde böyle birşey tasarlarsam deneyimlemeden tasarlamış olmak istemezdim efem... Yani büyük üstaaaad mimarım efem beeen... :pppppp 

Bileti internetten alırken size istediğiniz koltuğu seçtirtmiyor... Konser biletini elime aldığım ana kadar ön sıradan olsun tanrım diye dua edip durmuştum... Bileti elime aldığımda Choir Seats'in ön sırasından olduğunu görünce öyle mutlu oldum ki anlatamam !!! :))))

Programımız efem:

Rachmaninoff Piano Concerto No. 2
Kreisler (arr. Rachmaninoff / orch. Leytush) Liebesleid (European première)
Rachmaninoff Symphony No. 2

Neeme Järvi conductor
Boris Giltburg piano



Sol yanıma 2 tane gaycik geldi oturdu. Gaylerle hiç sorunum yoktur. Ancak tüm gün sokaklarda günü bayram havasında kutlayan onlar olduğundan acep artık straightler için günün anlamı yokmu acep diye düşünmeden edemedim efem... :pppp 

Yanıma oturduktan 2 dakika sonra sol baştaki, yanımdakine hedeye verdi... Bende meraklı yan komşu olarak güya çaktırmayan bakışlarla bakılmaya koyuldum! :) Sarışın şıllık, (walla çocuğa ne dim bilemedim... Hayatımda bu kadar kıpır, kıpır, nazlı-niyazlı, cilveli bi hatun görmedim ki gay hiiiiç görmemiştim! ) paketini açtııııı ve içinden Luvi Viton'dan kartvizitlik çıktııııı !!! Ulan 9 sterlinlik yerde konser izlemeye gelen insanlar birbirine Luvi'den hedeye verir mi oldum! :ppppppppp

Şıllık gayciim, aaay çok güzelmiş diyerek 2 kırıttı sonra yalap şap sevgilisinin dudağına öpücük kondurdu !!!
Nassıl yanni oldum??? Olum, pardon kızım (:p), adam sana Luvi'den hedeye almış... Taynicik bişi olsa bile o kaç paradır leeeeyn !!! Adam gibi teşekkür et, çükünü yala, çükünü yalaaaaaa diye aklımdan geçirirken buldum kendimi !!!! :))))))))
Hatta aynı tuvalete gidebilme şansına nail olduğunuz için sevgililer gününde bi tuvalet fentaaaziside....
O noooo!!! Ayşe Arman'ın seks hayatına taka taka içimde psiko-seksüel bi manyak oluştuuuuu tanrıııım !!! Acep beni bu hale getiren Ayşe Arman'ım 14 Şubatta napıyodur diye düşünürken  hediyeyi veren oğlanla göz göze geldik!!!
Anladığım kadarıyla çaktırmadan bakan meraklı bakışlarım, öküzün trene baktığı versiyona geçmiş çünküüüü !!! :))))))

Ah ah bide aklımdan geçirdiklerimi bilseler diye gülerek döndüm... Kesin beni azcık kafadan kontak sanmışlardır dedim... Amaaan sansınlar derken,  o sırada orkestra elamanları içeriye girdiler... Allahtan zamanlamaları mükemmel oldu ve ben farkında olmadığım psiko-seksüel kimliğimden normal entel-dantel kimliğime dönüş yaptım!!!!  :))))))))))

Nefis bir konser izledik... Boris Giltburg piyanonun tuşlarına değdiği ilk saniye itibariyle beni öyle bir etkiledi ki, 1. satırdaki notalar bitmemişken benim sağ gözümden aşşağıya farkında olmadan bir damla süzülüverdi... 
Rahmaninof yani... Hani... dicek bişey bulamıyorum... Ama inanın yanımdaki kıpırdak gayciklere rağmen bu kadar derinden etkileneceğimi sanmadığım bir konser deneyimi yaşadım... Bölümler arasında alkışlamak klasik müzik kültürü olmayan Türk insanına has bi olaydır... İlk bölüm bittiğinde salonun yarısı alkışlamaya başlinca istem dışı olarak 'anaaa büyük bi Türk grubu gelmiş sanırsam' diye düşündüm !!! :))))) 

Aha benim gaycikler... Mavi-beyaz çizgili almış Luvi'den hedeyeyi... Kıpırdak pembe kazaklı da umarım sadece konser bileti hediye etmemiştir ona... :)))))) Eve gittiklerinde umarım şey etmiştir hııım... :pppp :))))))))))))
Ben sapıım galibaaaaaaaaa... :pppppppppppppppppppppppppppppppppppppppppppppppppp

İlk yarı alkış kıyametle sonlandı... 2001 senesinden beri bu salonda çeşitli konserler izledim... Ve hiç birinde 'bis'e şahit olmamıştım... Ve her seferinde Türkiye'de değsin değmesin herkesi çok beğendiğimizi ve bis yaptırttığımızı düşünmüştüm. 
Adamların  zevklerine-beğenilerine hayran kalıyordum. Benim için muhteşem, ayakta alkışlanacak konserleri sadece alkışlıyorlardı... Yıllardır ilk defa alkış kıyamete ve bis'e şahit oldum... Piyanist tekrar sahneye geldiğimde sağ yanımdaki adam eliyle ne gerek var işareti yapınca sol yanımdakilere takmayı bırakıp ona taktım... Uzmanmısın leeeyn, salon ayakta alkış-kıyamet adamı geri çağırmış sen ne lüzüm var canım ükelalığındasın.. Cık cııık... :))))) Çok ağrızayım dimi... :p

Genellikle Türkiye'de piyanist 2. yarı sahne alır... Çünkü ilk yarıda sahne alırsa millet onu dinleyip kaçar... Burada elbet öyle bir şey olmadı sadece yanımdaki çok bilmiş abi kalktı gitti... İyi de oldu geniş geniş kıpırdak gaycikimle arama mesafe koyarak oturdum :pppp


Müthiş bir konser deneyimi yaşattılar... Orkestrada dakikalarca alkışlandı ve onlarda bis yaptılar... 
Orkestranın arkasında oturup izlemek çok farklı bir deneyimmiş... Şefin mimiklerini görüyorsunuz... Konser başlamadan hemen önünüzdeki müzisyenlerle sohbet edebiliyorsunuz... Ancak tepeniz deki ışıklar kapanmadığından seyirciler orkestra ile birlikte sizi de izliyorlar... İstem dışı bir şekilde sorumluluk hissediyor ve aman kıpırdamayayım, çıt çıkarmamayım diyorsunuz... Bi daha izlermiyim... Yani izlemek isteyen eş-dost olursa onların hatrına... Ama deneyimlemenizi isterim... Akustik evet çok iyi olmuyor... Ancak adamlar yapmış oraya oturma yeri neden orda da oturulmasın... :))))) 

Unutulmaz çok keyifli bir gece yaşayıp otelime doğru yola koyuldum... Otele gitmeden Tesco'ya uğrar tayni şaraplardan alırım diyordum... Bi tanesini ben içerim diğerlerini yarın Türkiye'ye döneceğim için valize atar anneye-eşe-dosta veririm diyordum kiiii artık gece 11'den sonra marketlerde-bakkallarda-çakkallarda alkol satılmama yasağının devreye girdiğini öğrendim!!!!
İngilizler içip-içip kavga çıkardıklarından hükümet yassaklamış efem deeee ulan ben turistim... Yarın sabah markete uğrama şansım yok... Picasso'nun sergisine gidicem ordan otele dönüp valizimi alıp doğru havalimanına... Olur mu leeeyn bu şimdi desem de oldu efem... Alkolünüzü gündüzden ya da 23'den önce stoklayın deeeer sevgililer gününü 4. ve son yazıyla noktalarım... Yarın Picasso'nun sergisine gidicez efem ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder