Etiketler

6 Haziran 2012 Çarşamba

København

4 sene önce annem tüm İskandinav ülkelerini gezmiş, çektiği nefis fotoğraflara bakıp ulaaan sevgiliyle tatil yapmayı neden seçtim ben diye hayıflanmıştım! :))))

Kuzey ve Baltık Denizlerinin arasında yer alan en küçük İskandinavya ülkesi olan Danimarka'ya ex iş yerimin davetli olduğu festivale neyse parası bende vericem beni de götürün dememle gittim! 

İyi ki de gitmişim... St.Petersburg'u saymazsak ilk kuzey deneyimimi geçen hafta sonu yaşadım veeee mevsim normallerine göre çoook ama çoook soğuk olsa da İskandinav tasarımlarına-müzik gruplarına çooktan gönlümü  kaptırmış olan ben, coğrafyasına da yaşam şekline de gönlümün kaptırdım! 

Memleketimin insanı pek kuzeye seyahat etmiyo demek ki hiç kuzey hakkında seyahat kitabı bulamadım... Gezi programımı internetten yaptığım araştırmalar sayesinde çıkardım emmeee, Cuma-Pazar gibi kısa bir sürede yapılması mümkün olmayan bi liste çıkarmışım! 

Hiç uyumamak-bi yerde oturup soluklanmamak filan gerekiyordu listemdekileri hayata geçirebilmek için! ;)))


City Hall, Christiansborg Palace, Amalienborg Palace, Stock Exchange, Kronborg Castle, Nyhavn, Rosenborg Castle, Stroget, The Little Mermaid, The Round Tower, The Royal Danish Opera, Tivoli Gardens, NY Carlsberg Glyptotek, Royal Library yani The Black Diamond, 1971 senesinde hipilerin kurduğu  Christiania mahallesi, Danish Art&Design Museum, Danish Architecture Centre veee Carlsberg Müzesiiii belli başlı görülmesi gereken yerler... 


Ayrıca, internetten yaptığım araştırmalar sırasında mimar olarak görülmesi gereken bir sürü  bina buldum. Bir şekilde gidilip görülmeleri, ellenmeleri, fotoğraflarının çekilmeleri  gerekiyordu... Ancak 2 güncük bir sürede maalesef mümkün olamadı... Seneye Temmuzda bütün İskandinavyayı gezmeye karar verdim... Arjantin planım biraz daha bekleyebilir... Beni mesleki anlamda bu kadar heyecanlandıran, bana katkı sağlayacak bu coğrafyayı kesinlikle ertelememeliyim! Hem Vikingli koca da istiyosam ki istiyorum eee yani o zaman... :pppppp :))))))

THY'nın yepiz yeni airbuscığıyla Danimarka'nın başkenti Kopenhag'a sabah 8'de gırgır şamata yola çıktık... 2 saat 50 dk. sürüyor uçuş... Rota alışık olduğumuz türden değil... Karadeniz üzerinden Bulgaristan, Ukrayna ve şu an hatırlayamadığım başka yerler üzerinden... 

Anneden tecrübeli olduğumdan sol taraftan yer aldım... Sol derken cam kenarı A sırası ;) Neden mi; Yanda ki sebepten ötürü... Danimarka ile İsveç'i bağlayan Oresund köprüsü için! :) İsveç Malmö'den başlayıp Danimarka Kopenhag'a uzanan köprü için yapay ada yapıldı... 8 kilometrelik köprünün 4 kilometresi adadan itibaren suyun altına açılan tünelle devem ediyor. 25 dakikada geçiş yapılıyormuş...

Çok arzu etsek de Malmö'ye gidemedik... Köprünün üzerinden geçmek, yakından fotoğraflarını çekmek mümkün olmadı... Mühendislik denen bilime-tasarıma saygıyla eğildiğim yapılardandır bu köprü... Ülkemdeki mühendisler anca kolon hesabı yapsın dursun! Bunu yapana-düşünene mühendis denmeli bence... Bizim ülkemizde mühendis mimardan alengirli tasarım gelsin istemez... Sorunu çözmek için kafa patlatması gerekir çünkü... Bildik hesap-bildik malzeme dışına çıkmak istemez bizimkiler... İTÜ'den ODTÜ'den bu yetide mühendis çıkmıyor mu? Elbet çıkıyordur ancak sistemimiz onları eritiyor ondan sonra elin caponundan mühendis yapıyoruz!!! 

Kopenhag coğrafyasıyla, mimarisiyle size hem Avrupa'da olduğunuzu hissettiren hem de hissettirmeyen bir yer... Hissettirmemesini nasıl açıklarım bilemiyorum... Bir kuzey ülkesinde olduğunuzu daha önce gördüğünüz-deneyimlediğiniz şeylerden daha farklı bir şeyler olduğunu hissettiriyor... 

Çok güzel açıkladım tebrik ediyorum kendimi!!! Kısaca Kuzey Avrupa diyelim geçelim gidelim... :))))))) 

Danimarka kurallar ülkesiymiş!
Walla 3 gün boyunca pek kural-mural hissetmedik...
Bunca zamandır İngiltere'ye giderim, neredeyse girmediğim delik azdır, sigara içme yasağından sonra kaçak dahi olsa bi sigara içen görmedim oraçta... Ama burda adam fosur fosur... Dedim yerim ben böyle kurallar ülkesini... 

Hani bu adamlar soğuktu-kuralcıydı... Çok sempatikler, güler yüzlüler, kendimi bi Akdeniz ülkesinde sanmama neden olacak şekilde çapkınlar!!! Adamlar sizi beğenirse dönüp poponuza bakıyolar!!!! İtalya'da-İspanya'da değilim ulan Kuzeydeyim!!! Bak yafrum baaak, beğendiysen ben de seni beğendim baaaak !!! ;)))))

Festival için gidince konaklamayı komite ayarladı doğal olarak. Ben de arkadaşlarımdan ayrı kalmayayım diye otelimi değiştirmedim... Mimarisi süper ama gezginlik için uzaaak olan otelimizi tavsiye etmek çok isterdim ama edemicem... ;)  Bella Sky nefis tasarımlı... Ödül almış hatta... 

İskandinavya benim için yeşil-yağmur-kanallar-Vikingler-Metalica vs değildir tasarımdır! Ah aaah çalacak öyle güzel şeyler vardı ki otelde... Puflar, aydınlatma elemanları... İmkan olaydı aşıracaktım walla... İskandinav otellerinden havlu aşırılmaz her biri özel tasarım olan objeler aşırılır ;))) 

İlk gün gruptan ayrı hareket etmeyip onlarla takıldım. Festival komitesi bizleri otelden alıp yemeğe götürdü... Okyanus kenarında olunca balık-malık hayal ediyosunuz tabi de festivalin sponsorlarından olan bir firmaya bizi yemeğe götürdüklerinde hayal kırıklığımızı anlatamam! Danimarka'da salata restoranları baya yaygınmış!Onca yol yap gel Danimarka'da kısır yeeee!!!! Mukadderaaat işte! :ppppppp

Bu seyahatte özgürlüğüme düşkün bir gezgin olduğumu anladım. Ben öyle onu bekle bunu bilmem ne yaplara gelemiyorum... Turla dahi gitsem yarım günlük zorunlu itaatten sonra ben başıma buyruk, arzu ettiğim gibi davranmaya alışığım... Onun konuşması-yarının programı... Elimde uuup uzuuun bi to do list var ! Yemekten sonra salın beni çayırlara mevlam kayıraaaa olmak istiyorum diye ucundan acık arızalar çıkartmaya başlayınca görüşmeler benim yüzümden kısa kesildi! :)))) 

Tamam yarın Anadolu Festivali var... Standlar kuruluyo, Belediye binasının önünde etkinlik... O la laaa bane leeeyn...Salın beni... Kuzeyin soğuğunda donmak, yağmurunda ıslanmak, bira cenneti memlekette bira kazanına düşmek, vahşi bir Vikingle aşk yaşamak istiyorum leeeeyn! 

Yeminlen en mi en niyeti bozmuş seyahatim buydu! Ama bi .ok yapmadım! :)))) Neme lazım 39 küsür senelik hayatımda Vikingli sevdam yüzümden Türkan Şoray kanunlarımı bi kenara bırakıp, kutup ayusu şansıyla  hamile-mamile kalabilir ve... 

Uçakta yol boyunca geyik buydu; Gündem: Siz de mi kürtaja...
Eveeek... Bende! :pppppppppp

Biraz gecikmeli olsa da sonunda Kopenhag sokaklarında ayak seslerimizi duymaya başladık ammaa bu ne biçim 15 derece leeeeyn!!!! 

Donuyoooos !!! 

Belediye binası efem... Kopenhag çok kolay bir şehir... Adacıklar-kanallar olsa da dümdüüüz bir şehir... Pek kaybolmak gibi bir ihtimaliniz de yok. Ancak 'karıştırma' yaşayabilirsiniz... Hepsi o! :) Belediye binasının çaprazından ki sokaktan içeriye girip şehri keşfetmeye başlayabilirsiniz... Avrupa'nın en uzun trafiğe kapalı alışveriş caddesi Kopenhang'da! 

Stroget'e giren Türk kadınından bi daha hayır gelmez !!! Aaaa !!! Tamam mağazalar güzel... Vitrin tasarımları-tabelalar harika... Gruptaki hatunlar ürünlere bakarken benim ilgi alanım onlardan farklı olunca 2. arıza belirtilerim ortaya çıkmaya başladı !!! Ben alışveriş işini genellikle son güne ya da günün sonuna bırakırım... Daha görülecek bi sürü yer varken o mağaza bu mağaza diye gezinmek soğuk havaya rağmen beni al al etti !!! :)))

Yanni  o kadar afacan saldırısına uğradım ki bi ara düşünmedim diiiil... Dilemi olur, alnımın ortasına mı olur artık mukadderaaat !!! :)))
Havanın azizliğine uğrayınca bu güne kadar ki aldığım en mi en pahallı city signlı giysiciğimi burdan aldım!!! Ona verdiğim parayla leeeyn ben neler ederdim de hiç bir mağaza da kışlık ürün yoktu ve donuyodum! 57 avrocuk vermişim donmamak için çok mu ah ah çooook !!! Yeeteer leeeyn ben artık bira içmek istiyorum! 57 avronun acısını unutmam lazııııııım !!! 

Tamam bira cennetindeyiz... Bira buuuz gibi içilir de, hava zaten buuuuz biraları ekiiistıradan soğutmanıza ne gerek var yaaaa!!! Türkiye'de hayatta Tuborg ya da Carlsberg içmem! Ama gel gör yerinde-memleketinde burun büktüğüm biralar nassı güzel!!! Efes'e haksızlık olmasın diye nefis ürünleri getirmiyolar galiba Türkiye'ye de ulan biz bira severlerin ne günahı var peki? Böyle 2-3 günlük gezilerde iç içebildiğin kadar, koy valizine koyabildiğin kadar bi eziyet neden yaşatıyosunuz bize yaaaa !!!!

Klasik meydan kültürü... Yürüyosun yürüyosun ve bir meydana çıkıyorsun... Sağa mı-sola mı yoksa düz mü devam etmeli... O an o dakika ne ilgini çekiyorsa oraya doğru seyirtiyorsun... :) Hayır İtalya'da filan olsak bu güzelim meydanlarda sere serpe keyif yapıcam ama gel gör 15 değil -15 mübarek hava!!! Şemsiye açıp açmama arasında kararsız bırakan bi yağan bi duran yağmurda cabası! Mübarekler kendilerini su kenarındayız diye Akdenizli sanıyolar her hal de de... Ah ah hava güzel olaydı, güneş yakaydı da döneli 1 ay olmuş Cuba'daki gibi bi yayılaydım-bi açılaydım, bi dişlerim bardağa çarpmadan bira keyfi edebileydim! :))))) 


Yaptığım araştırmalarda yanda görmüş olduğunuz pastahanenin Kopenhag'ın en eski pastahanesi olduğunu öğrendim. 150 yıllık bir geçmişe sahip mekan ne kadar pahallı olsa da gidilip yenilip-içilmeliydi... Makaronları meşhur olan bu pastahanede 12 tane makarona ödediğimiz fiyata acısak da, Fransızlarınkinin yerini tutmasa da nefiiiis, tadı damağımızda kalan bir keyif yaşadık! Skoubogade 3 adresi...

Danimarka çok pahallı bir ülke... Danimarka Kronu geçerli para birimi ülkede. Avro'da geçiyor ama sadece kağıt kabul ediyorlar. Bozuklukları değil! Avro ödeyip üstünü DKK olarak alıyorsunuz ki bu da aklınızı karman çorman ediyor... Türk parası olarak ne kadar ödedik-kaça geldi bu diye başlayan hesap kitap amaaaan atın ölümü arpadan olsun diyerek bitiyor en sonunda! :))) 

Danimarka bize pahallı geliyor... Onlara göre hiç pahallı bir durum söz konusu değil! Maaşları çok iyiymiş efem... İşsizlik maaşı 1500 avroymuş ki bence tası-tarağı toparlayıp gitmem için yeterli... :))))

Kopenhag'a gelip de eski limana gitmeden olmaaaaz!!! Hava soğuk olsa da bir kapayan bir açan, bir yağan bir yağmayan havadan sersem olsak daaa Nyhavn'a gittik... Müthiş bir kentsel yenileme çalışması yapılmış... Atıl halde duran binalar elden geçirilmiş ve liman turistik gezi teknelerin kalktığı bir liman olmuş... En eski binanın 1600'lü yıllara indekslendiği liman eski kimliğinin izlerini koruyarak günümüze nefis bir şekilde uydurulmuş... Caaanım Karaköy'üm öyleeee dursun bakalım!!!! 

Eskiden barı-pavyonu olan bir bölgeymiş... Eskisi gibi fahişeler cirit atmasa da eski havayı korumak adına bir kaç bina sanki öyleymiş gibi düzenlenmiş! :))) Geçmiş yüzyıldaki halini deneyimlemek isterdim... Uzun etekli kadınlar, şapkalı adamlar, gemilerde koşmaca oynayan fareler falan filan halini... 

Sizi bilmem ama ben Hans Christian Andersan'ın masallarıyla büyüdüm... Eskideeen çoook eskiden düdük olduktan sonra millete 'kibritçi kızın' hikayesini anlatıyordum :)))) Yok artık büyüdüm düdük olunca hikaye anlatmıyorum sodamı içip uyuyorum! :)))))))

Eski limanda 9 numarada Andersan amca bi dönem yaşamış... Ama ne hikmetse 9 numarayı bulamadık... Binaların alt katlarında yer alan cafeler çok hoş... Sigara tiryakileri olarak dışarda oturduk hep ama içeriye bir göz atmadan da kalkmadık... Tadilat görmüş olsalar da yapıldıkları dönemin inşaat tekniklerini görmek, İskandinav cafe dekorasyonu nasıl oluru keşfetmek için kafanızı kapılardan uzatın derim ben ! ;)

Kuzeyin adamlarını seveceğimi pek sanmazdım... Çok sarışın sevmem! Ama velakin bi datlı çıktılarkiiii... 3-5 tane paket et eve getir yani!!! :) Bu beyefendiler benden hoşlaştılar... Ne yalan söylim 3 tane modereeen Vikingli bulmuşum benden hoşlaşan ben niye hoşlaşmayayım onlardan! ;)) Yanımdan geçerken bakış attıkları yetmedi bi de arkamdan dönüp dönüp... Şincik Kuzey'de böyle bişey yaşayacağımızı düşünmediğimizden ilk başta popomda bişi var sandım! Meğersem yokmuş!!! :))) Limana yakın keyif yapmak isterseniz fotoğraftaki otel uygundur derim de fiyatı nedir işte onu bilemem. Ama anladığım kadarıyla mantık suya ne kadar yakın o kadar pahallı !!! ;)

Ex limandan dümdüüüz yürüdüğünüzde solunuzda Play House karşınıza çıkıyor. Onun çaprazında ise Türkleri üzecek modern Opera binası... Genelleme yapmam belki de hata oldu... Sanat sever Türkiyelileri üzecek dersem daha doğru olur... Play House'un  önünde koskocaman bir meydan var... Bizdeki gibi kimse sıkışık tepişik hayat yaşamıyor... Kimbilir ne etkinlikler yapılıyordur bu alanda derken karşımıza kum sanatı sergisi çıktı...


Aslında girip gezmek çok isterdim. Ve tipik bir Türk olarak parmağımı tokanmadan da duramazdım o ayrı da ulan her şey öyle pahallı ki neredeyse çişimizi damıtıp içme suyu yapalım arkadaşlar moduna giricez!!!! Sterlin babadır, İngiltere'de bile bu kadar 5 düşünüp 1 harcadığım öğrencilik dönemimde bile olmamıştır!!! Makinemin zoomuyla gördük işte ;))

Hııım ben zeeengin bi Vikingli dileyim en iyisi... Şimdi işsizlik maaşı 1500 avrocuk olsa da parasız bi adamla ı-ıh olmaz Danimarka'da! :ppp :))


Listemi gerçek kılmaya çalışmak Cumartesi günü bazı açılardan çok zordu... Bira sever olarak Caslsberg müzesine gidip bira eşliğinde gezmek, avludaki restoranında nefis BBQ keyfi yapmak, Rodin'i görmek için NY Carlsberg Glyptotek müzesine gitmek ve Danimarka polisinin giremediği, kendi kural ve kanunlarının olduğu 1971 senesinde hipiler tarafından kurulmuş Christiania'ya gitmek istiyordum. Saat 3'de cumartesileri o bölgede yaşayanlar rehberlik hizmeti vererek mahalleyi gezdiriyolarmış... Salak salak dolanmaktansa 21.yy hipilerinin eşliğinde gezmek  mantıklıydı... Carlsberg müzesi erken kapanıyordu... Sabah sabah gitmek istemiyordum öğleden sonra gitmek istiyordum oraya ama bu sefer de Hipilerin rehberlik hizmetini kaçıracaktım!!!


Aaaaaaa !!! Planladığım-düşündüğüm gibi olamadı cumartesi!!! 


Nefis kahvaltımız dan sonra Carlsberg Müzesine doğru yola koyulduk... 








Ünlü filli kapı... :) Tanrım ne mutluluk... :)















Biletinizle 2 bira içebiliyosunuz...Piiuuw piiuww ;)














Valize sığdırabildiğim kadar aldım... ;) Koyacak çok foto var da... Koyamıyorum... Ağzınıza bal çalim ucundan acık... Gitmeyi planlayın ve gidin diyeyim ;)




Sabah sabah bira keyfinden sonra benim rehberlik listem darmaduman oldu! Eeeh dedim askeri disiplinde o görülecek bu yapılacak modundan çık Ozy... Yapabildiğin-görebildiğin kadarıyla yetin... Söz bi daha gelicez... O yüzden asabiyet yaratıp arkadaşlarına dalma ! ;))) 

Kanallı şehirler de ne yapılmadan dönülmeeez? Kanal turu... Kanal turunu cumartesi günü öğleden sonra tek başıma yaptım. Arkadaşlarım festival alanına gitmek zorunda kaldılar... Akşam üstü Büyük elçinin Marriott Otelde verdiği resepsiyona katılmamı ve resepsiyondan sonra onlarla birlikte 'bedava' tekne turu yapmamı isteseler de başka bi yerde olsa elçiyle resepsiyonda boy boy pozlar vereyim isterdim de burda ı-ıh oldum! Geziceeem beeen!!! Listemdekilere en azından bi c-ee diyeyim oldum! Biraz inatçıyım galiba... :ppp


Kanal turuna çıktığımda hava nasıl nefisti... O la laaa... Kuzey güneşi de ısıtıyormuş caaanım derken bi yağmur başlamasın mııııı!!! Ama ne yağmur!!! Şemsiyem, kapşonum, teknede dağıtılan yağmurluklar hiiiç biri işe yaramadı... Limandan çıkıp Kuzeye döndüğünde tekne, esen rüzgarla şemsiyelerin iki elle bile tutulması imkansız hale gelince mukadderaaat dedim... Dedim ama hayatımda ilk defa donuma kadar ıslandım!!! Ve tüm cumartesiyi ıslak pantolonla geçirdim!!!! Gezicem ben diye inat ettiğimden otele de dönmedim ve gezme sevdam yüzünden ıslak ıslak dolandığımdan çocuğum olmazsa devletim beni aforoz eder mi acep diye düşünmeden de edemedim! :ppppppppppp


Kanalın en pahallı evleri... Bi Nişantaşlı olarak bana bu evler yaraşır... :pppp








Kopenhag'da yaşayacaksanız bisiklet harici kanonuz da olmalı ;) Bu nasıl bi şehir hayatı yaaa... Bayıldım bayıldım!!! :)






Kraliyetçiğin gemisi... Ah o gemi de ben de olaydım... ;)








Little Marmelat! Mermaid yerine marmelat demeyi uygun buldum efem! Bu ne beaaa tamam küçük olduğunu biliyodum da bu pigmeee leeeyn!!! :))))




Architecture Centre. Nasıl mesleğimi yapma arzusu duydum... Ulan abidikliği kenara bırakıp mesleğimi yapmaya başlamam gerek! Benden yetisiz-ödevlerine yardımcı olduğum bir sürü arkadaşım ofis sahibi! Ben de burnumdan kıl aldırmadığım için mesleğinden uzak!!! Kopenhag bana kırbaç oldu... Bi sirkelendim... Bi hööyt oldum... Azcık burnundan orandan burandan kıl yoldur ve mesleğini yap aaa salak kadın oldum!!! :)))) İçini gezemedim... Olsun dışardan da etkisini ala alaaa yaşadım efem... ;))


Ünlü siyah elmas! Biz de kütüphaneye giden kaldı mı acaba????








Renkler harika!










Sizin borsa binanız nasıl? 










Bu memlekette insan depresif olmaz dicem de, kışın güneş sabah 9'da doğuyor öğleden sonra 3'de batıyor... Yazın 11'den önce güneş batmıyor... Böylesine keyifler varken, şehir 'insan' odaklı tasarlanmışken Avrupa'nın en alkolik ülkesinin burası olması şaşırtıyor insanı... İnsanoğlu bu, buluyor takacak bir şey işte... Onlar bize biz onlara tüm dünya birbirine özene özene  dönüp gidiyoruz işte... :pppp


Buraya gidemediiim !!! Deniz ürünleri keyfi için adres burası !!! Custom House...
Ve donuma kadar sırılsıklam olduğum tekne gezisinin sonuna geldiiiik... 








İlk iş kurulanmak ve acıkan karnımı doyurmak için limandaki cafelerden birine girmek oldu... Kurulanayım da nasıl???? Amaaaan sen ver ordan nefis dark Carl's Special... Hııım alaaa... Kururum ben, inşallah maşaallah! :p


Her yerde çiçekler ve mumlar var... En sevdiğim iki şey... Nasıl görsel bir keyif yaşadım anlatamam... Güneş açınca kurumak için dışarı çıktım ama masanın üstüne yüzü koyun yatmadan popomun kuruyacağı yoktu... Amaaan dedim ben de... Bu seyahat anında böyle ıslak ıslak olacak... Sonunda güzel bir anı diye hatırlayıp gülecek ve eşe dosta anlatacaksın da umarım sonrasında hastalanmazsın... O kötü olur işte de düşünmedim hastalanmayı da... ;)) 


Yollara düştüm yeniden... Şehri tavaf ettim! ;) 


Rosenborg Castle. 1600'lü yıllarda Kral Christian IV tarafından yaptırılmış... Sarayın çevresinde nefis bir botanik bahçe var... Millet piknik modun da yerlere sere serpe yatmış bira içiyordu! Kıskandım onalrı da hala birzcık ıslaktım o bakımdan çimlere çömmek pek cazip gelmedi... :)


The Round Tower... 17.yy'da yapılmış ve astronomi çalışmalarında kullanılmış... Zamanında çoook önemliymiş... Bu arada kuleye gelmeden evvel sağ tarafta market var... Hani su-mu gerekliyse kuleye kadar sabredin ;)






Bir sürü yere daha girdim çıktım... Onların fotolarını koymuyorum... Asıl şehrin simgesi olan Tivoli Gardens'a götürücem sizi...


Bizim Küçük Çiftlik parkımızda da güya böyle eğlence alanı var! Peeeh!!! Adamlar öyle bi eğlence parkı tasarlamışlar ki hiç bir zaman gözden düşmesi mümkün değil... İlla oyuncaklara binmeniz gerekmiyor... Yeme-içme süper... Klasik müzikten rock konserlerine kadar her ay bir sürü etkinlik var... Bizim ilk gittiğimiz akşam, Cuma gecesi D-A-D'in konseri vardı... Parka giriş ücretini ödedikten sonra konserleri ücretsiz izliyorsunuz... Yeme-içme ve oyuncaklar ücretli... İnsanlar havaya aldırış etmeden eğleniyor... Biz de olsa yağmurlu havalarda sinek avlarlar !!! ;)))


Rock konserlerinin yapıldığı alan...










Aylık program efem... ;)














Seç beğen bin eğlen... ;)










Tivoli'ye giderseniz Fergekroens Bryghus da bira keyfi yapın... Kendi yapımları olan biraları denemeye değer... Amber Lager yandaki... Yemekte yiyin derim ama hem biraz pahallı hem de çok beğenmedim yemeklerini... Suni göle bakarak biranızı yudumlamanızı tavsiye ederim ;)




Kopenhag elbet bir Paris, bir Londra değil... Ancak her şeyden içinde barındıran bir sürü insanı farklı farklı da olsa mutlu edebilecek bir yer... 


Kopenhag bir erkek olsaydı beni çooook mutlu edecek ve ömrümü onunla geçirmek isteyeceğim bir erkek olurdu...


Huzur, sakinlik, hareket, klasik müzik, rock, tasarım, sanat, serserilik, zarafet... Ve elbette nefis biraları... 


Beni çok mutlu etti Kuzey... Havasının azizliğine uğramak kötüydü. İngiltere'nin yağmurlarına alışık ben, Karadeniz de büyümüş ben Kuzeyin yağmuruyla bi sersem oldum ama sevdim...


En az 1 haftalığına gidip sakin sakin tadına vara vara, şehri gezmek gerek... Aynı anda hem rockçı hem klasik müzik tutkunu ben, her ikisininde tadına keyifle varabileceğim mekanlar da takılmak çok isterim... Modern konser salonlarında, konser, bale, opera izlemek, açık alanlar da elimde biram kafa sallamak...


Telaşsızca sakince  Nyhavn'da oturup dark biraları yudumlamak yanında nefis ıstakoz keyfi yapmak...


Dünyaca ünlü mimarların tasarladığı binaları saatlerce gidip izlemek...


Shakespeare tutkunu olarak Kronborg Castle'a gidip, Hamleti yazdığı sarayı görüp, koridorlar da kralın hayaletiyle birlikte dolanmak...


Nedendir bilinmez çekici gelen Vikinglerin modernize halleriyle aşk yapmak... Bizim çocukluğumuzda Vikingler çizgi filmi vardı... O bakımdan bilinçaltı... ;))


Bisiklet kiralayıp şehirde özgürce gezmek...


Çok kolay bir şehir Kopenhag... Yormayan, strese sokmayan... Eğlenceli... Gece hayatı ise harika! Sevecek bir şey kesin bulacaksınız...