Etiketler

1 Mart 2012 Perşembe

Amasra

Cuma sabahı karga şeyini şey etmeden Bora jet'in sevimli pırpırlarıyla Zonguldak'ın Çaycuma havalimanına uçmak üzere Sabiha Gökçen'e doğru yola koyulduk.

Sabiha Gökçen görmeyeli baya değişmiş... Benim uçtuğum terminal binası artık kullanılmıyor... Kullanılıyorda ne için kullanılıyor öğrenemedim...

Şirin mi şirin, valizlerin öne konduğu ben dim 5 siz diyin 7 basamaklı merdivenle çıktığınız ATR72-500'ler pek bi şirin, pek bi oyuncak kıvamında... Plotun manevralarını direk hissediyorsunuz... Alçalmaya başlayınca burunla birlikte sizde çizgi film karakterleri gibi hooop öne eğiliyorsunuz falan filan...

Yaklaşık 50-55 dk süren yolculukta Bora jet küçüğüm müçüğüm demiyor mama servisi yapıyor ki bu da o la laaaaa bi durum...

Orta Karadeniz doğumlu olarak komşularımdan sadece doğu karadenize gitmişliğim görmüşlüğüm olan bendeniz arkadaşımın nişanı sayesinde ucundan acıkta olsa batı karadenizi görüp aşık olup döndüm...

Pırpırlı uçağımızın penceresinden bakarken, doğusu-batısı-ortası farketmeyen karedenizimin zümrüt yeşili bana hııııım memleketteyimi hissettirdi... Ne güzel bir yeşildir, ne güzel bi coğrafyadır oldum...

Tayni havalimanı ise uzun zamandır böyle küçük bir limana inmeyenleri samimiyetiyle şaşkına çevirebilir... Piste bakan otoparkın tel örgülerinden size el sallayan ve seslenen yakınlarınız, güvenlik görevlilerinin anlayışı... Metropol paronayaklıklarından sade ve basit bir hayata geçiş o noooo !!! Bünyeyi sarsan bi basitlik ve hızla...

Çaycuma-Bartın arası yaklaşık 45 dk. sürüyor... Yol boyunca karadenizin yeşili gözlerinizden hücrelerinize akıyor...
Genellikle karadenizde çatısız evler vardır... Filizli filizli çatılar... Oğlan evlenince üste kat çıkmak için... Yol boyunca böyle binalar göremedim ve aaaa çatısız bina yok dedim. Arkadaşım var, var dediyse de olanın bu bölge mimarisini etkilemeyecek sayıda olduğuna kanaaat getirdim ben efem!

Eeee ne de olsa uzman mimarım... :p

Bendenizi Amasra'da kaldırtmaya karar verdiler... Bence o la laaaa bi seçim oldu... Karadenize gidip deniz görmeyen bi memlekette kalmak olurmuydu olmazdı... :p Bartın Amasra arası yarım saat sürüyor...

Adını, Kraliçe Amastris'den alan Amasra, Bartın'ın kuzeyinde dik yamaçları Karadeniz'le buluşturan bir yarımada ve iki ada üzerine kurulmuş. Amasra.net'te Hüseyin Çoban Amasra'yı ''Karadeniz'in sanki 'seni ben yetiştirdim'diyerek ana karadan koparıp almak istediği üzüm salkımıdır.'' diye tanımlamış... Hüseyin Çoban'ın yazısında dediği tutkulu bir birlikteliğe şahit oluyorsunuz Amasra'da... Denizin ve karanın tutkulu birlikteliğine...

Küçük, tarihi, romantik, sakin, huzurlu, iyot kokulu bu sahil kenti sizi kendisine aşık ediyor...
Karadeniz coğrafyasına has, güney sahillerine benzemeyen bambaşka bir keyif hissediyorsunuz...
Bir yanınınız da hırçın kara kız öbür yanınız yeşilin her tonu, başınız üzerinde güneşle bulutlar oynaşıyor, arada oynaşmalarına sizide katıp bi güzel ıslatıyorlar... :)

Diğer bölgelere göre burda kadınlar her daim ortalıkta...
Başı bağlı kadınlar pazara gelmiş kadınlar...
Her adımda bir çay bahçesi... Her masada kadınlar... Çaylar kahveler önlerinde oyunlar oynanıyor... Akşam kocalarda geliyor... Arkalı önlü veya yan yana masalarda karı-koca arkadaşlarıyla takılıyorlar...

Amasra'nın sahili dünya basınının ilgisini çoktan çekmiş... 
İngiliz Guardian gazetesi, Karadeniz'in en güzel 5 sahil yerleşimi arasında Amasra'yı 4 mayıs 2008 tarihli haberinde göstermiş.

Listeye 4'üncü sıradan giren Amasra için ; "Türkiye'nin Karadeniz'e olan kıyıları içersinde çayınızı yudumlayıp güneşin batışını seyredebileceğiniz en güzel yer. Amasra kalesinin etrafında çay bahçeleri ve balık lokantaları bulunuyor. Burada en taze balık çeşitlerini bulabilirsiniz. Doğuya doğru Sinop'a doğru uzanan sahil yolunda yer alan plajlar ve küçük köyler de görülmeye değer." demiş...

Listenin ilk sırasında Ukrayna'nın Kırım yarımadasındaki Shelniko sahil bölgesi gösterilirken, ikinci sırada Bulgaristan'ın UNESCO tarafından koruma altına alınan Türkiye sınırına da çok yakın şirin kasabası Nessebar var.Romanya'nın Bulgaristan sınırındaki küçük Vama Veche Köyü ise üçüncü sırada.

Ey karadeniz halkım silkelen ve sahillerinin kıymetini biiiiiiiiiiil !!!

Her yerde çaybahçesi, her an üstünüzü çıkarıp cup denize atlamanıza imkan tanıyan sahil, balıkçı tekneleri, kayıklar, karadenizin yılmadan tutkuyla dövdüğü bazen şefkatle koynuna girip saklandığı mendirek, alkolün cıs değil güzel bişey olduğunun düşünüldüğü, nefis balıklarla midenize bayram yapttırdığınız Amasra, kalesiyle, azda olsa ayakta kalmış eski yapılarıyla bir haftasonu kaçamağı için size çok keyiflive uygun imkanlar sunan bir yer...

Yazları çok kalabalık oluyormuş...
Ben sakinliğine denk geldim...
Haftasonu çevre illerden özellikle Ankara'dan gelen çok insan oluyor...
Gelen hatunların haftasonu seyahat şıklığı iseee: Hiç spor için giyilmeyen şık eşofman takımları ve spor ayakkabılarının yanında damalı çantalar... Saçlar toplu veya bir gün öncenin fönü, ama yüzlerde hafiiif şeftali tonları... Kocamızı çocuğumuzu en yakın aile dostumuzu aldık haftasonuna keyfe geldik halleri...

Evlenince sanırsam öyle eşooortmanlar giyinmek ve çantalar almak gerekiyor! :pppp

Ceşmi Cihan nefis balıklar yiyeceğiniz bir adres... Tavsiyem olunur... Bu yöreye has çiçek süslemeli salata ve yanında mevsimine göre tazecik balıklar... Yanında da yöreye özgü çöven ekmeği... Hım hıım ki ne hıııııııım... Balıklarımı, parmaklarımı, ekmeğimi, salatayımı neyi yiyeceğinizi şaşırıyosunuuuuz...

Bu arada Barış Akarsu bu toprakların çocuğuymuş... Öldükten sonra Amasra'sında heykeli yapılmış... Bir çok evde, pansiyonda Barış'ın posterleri asılı... Seni unutmayacağız diyorlar... Yazık genç yaşta gidenler can acıtıyor tanınsada, tanınmasada, sevilsede, sevilmesede...

Amasra'da karadeniz'in farklı güzelliklerine-kültürüne tanık oluyorsunuz...
Yobazlık, bağnazlık görmüyorsunuz ancak küçük yerlere özgü merak burda da karşınıza çıkıyor...
Bir yaz vakti gitmek gerek... karadenizi tende hissetmek gerek... Koylara yapılan turlara katılıp teknelerden balık ekmek yemek gerek...

Kaleyle bütünleşmiş, evlerini kalenin üstüne koymuş Amasra, köprüyle geçilebilen adacık Boztepe'siyle, coğrafyasıyla, her daim görünen karakızla bir gün gidilip muhakkak keyif yapılması gereken bir yer...


Birde Amasra'ya girmeden Fatih Sultan Mehmet'in gözüyle "Bakacak" adıyla anılan bölgede durup kuş bakışı Amasra'yı seyretmenizi tavsiye ederim...

Fatih Sultan Mehmet'in ordusu Bartın'dan hareket edip Amasra'ya doğru gelirken, Padişah Bakacak'a geldiğinde lalasına şöyle seslenmiştir; " Lala lala Çeşm-i Cihan, bu m'ola?" (Çeşhm-i Cihan=Dünyanın Gözü)

Dünyanın gözünü dünya gözüyle görüp geldim efeeeeem sizede itinayla tavsiye olunur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder