Gitmek istediğiniz ama bir gün
gerçekten gidebileceğinizi ummadığınız yerler vardır…
Hindistan ve Nepal’de benim için
öyleydi…
Çok gitmek istiyordum…
Ancak yanıma yancı bulamıyor, tek
başıma gitmek için de paracıklarıma kıyamıyordum!
Ah tek başına seyahat edenler
olarak turizm firmalarınca daha çok saygı görmemiz gerekiyor. Çünkü neredeyse 2
kişilik ücreti ödetiyorlar biz yalnız gezginlere…
3 senedir Hindistan’ı
sayıklamaktaydım…
Geçen sene kıl payı ile Holi
Festivaline gitmeyi kaçırdığımda günlerce depresyona girmiş, kanal 7’nin Hint
dizilerine vermiştim kendimi! : )))
Bu sene, tek başıma gitmek kaça
maaaal olacaksa olsun dedim, gidicem üleeeyn! Bir şekilde Hindistan’ın beni
çağırdığını hissediyordum… Çok meditasyonla, yogayla-mogayla alakam olmasa da o
toprakların ruhuma iyi gelen bir tarafı olacağını hissediyordum…
Ya gidip, görerek erecektim ya da
gidemediğim için Hint dizisi izleye izleye başka bir türlü erip,
aydınlanacaktım! :p
Bir gezgin olarak artık Asya’ya ve
daha uzak coğrafyalara açılmam gerekiyordu…
Sevgili sevgilime ilk Hindistan’a
gitme arzumu söylediğimde bana ‘sen git, ben gitmem oraya’ demişti…
Zaman içerisinde Hindistan konusu
ne zaman açılsa adam nuh diyor peygamber demiyordu!
Ben de amaaan gelmezsen gelme
diyerek, Hindistan’a gitmek için tercih edilmesi gereken tek tur şirketi olan
şirket ile ondan habersiz flörtleşmeye başladım geçen senenin son ayında…
Flörtleşmemiz, satış sorumlusu
hatunun, ödeme anında uçak biletinin
fiyata dahil olmadığını söylemeyi unutup, hatırlayıp söylediği ana kadar şahane
gitti!!!
Tek kişi oda farkıııı artı uçak
bileti, duş barabarsıssss 4000 dolar!!!
Her akşam masama yakışıklı bir
Hintli servis edeceksiniz heralde bu ücret karşılığı?
Bu kadar para verdikten sonra
bebeğim tek Hintlinin beni keseceğini sanmıyorum… Yemekte ayrı, akşamları tur
sonrası ayaklarıma masaj yapması için ayrı…
Satış sorumlusu hatun, uçak
biletinin fiyata dahil olmadığını söylemeyi unutmuş olmasını çok normalmiş gibi
görüp, beni sizin için yer açtım gelmiyormusunuz yani diye azarladı!
Bebeğim, yanıma kaç Hintli
vereceğiniz konusunda anlaşırsak geleceğim…
Nepal-Hindistan turunda uçak
bileti fiyata dâhil olduğundan 10 günlük gezinin ücreti tek kişilik ücret farkıyla
bile 6 günlük Hindistan turundan daha uygundu…
Sadece Hindistan yerine, kesenin
ağzını biraz daha açıp Nepal-Hindistan mı yapmalıydım?
Tam bu sırada sevgili sevgilim
aradı…
Sesin niye böyle?
Hindistan’a gidecektim ama
gidemiyorum…
Hikâyeyi ona anlatmamla bana gezilerin
bilgisini yollamamı söyledi…
Yolladım… Yolladım ama gitmek
istemediğini bildiğimden öylesine istiyor zannettim…
Olm yeminle kadınlar Venüsten,
erkekler Marstan!!!
Demesin mi bana bu şirketle
gideceğini söylemediğinden ben sana gelmem diyordum, bu tur şirketiyle
gidiyorsan elbet giderim!!!
Ulan Hindistan’a güvenip başka
hangi tur şirketiyle gidilir kiiii?!
Eeey kadın okuyucu, adamlara
şirketine varıncaya kadar hayallerini anlatman gerekiyormuş, öğrenmenin yaşı
yokmuş, öğrendim, sen de öğren! : )))
İki gün sonra satış sorumlusunu
Hintlilerinizi istemiyorum, ben yariiim ile geliyorum, Nepal-Hindistan turuna
kaydımızı yaptırmak istiyorum diye aradım…
Hay aramaz olaydım…
Hay Hindistan’a gitmek istiyorum
diye tutturan hücrelerimi…
Hayatımda ilk defa bir tura kayıt
olurken, ödeme yaparken bu kadar eziyet yaşadım!
Hatun kaydımızı yaptımı, ne zaman
ödeme yapıcaz, mail adreslerimizi mi yanlış yazdık da haber alamıyoruz, ödeme
yapmaya gittiğimiz de paramızı alacaklar mı, tipimizi mi beğenmediler,
kokuyomuyuz, eğitim ve kültür durumumuz mu uygun değil bu tura katılmaya…
Allahııım kafayı yemeden,
delirmeden, sevgilim ofislerini
başlarına yıkmadan gidebilecekmiyiz acaba?
Hatunun tutumu sebebiyle sevgilim
bir ara gitmekten vazgeçti!
Ben satış sorumlusunun tutumu
sebebiyle gidemeyecek olmamızdan, salya sümük, avmlerde yerlere yatıp tepinen
ıııyk çocuklar gibi tepine tepine ağladım…
Sevgilim baktı çok istiyorum,
ağlamam geçmicek, önce gidelim sonra ofislerini başlarına yıkarım dedi… :p : ))
Bizden kaynaklanan bir sebep
yüzünden değil de satış sorumlusu yüzünden az kalsın…
Abartmıyorum, hatun kaydımızı
alıp, ödememizi bi zahmet aldığı güne kadar en az 3 defa Hindistan’a
gidebilecekmiyiz diye kahve falı baktırdım! Ki ben fala-mala inanmam!!! Tam
rüyaya yatacaktım ki oldu!
Wallahi uçağa binene kadar
gittiğimize inanamadım.
Ödeme yaptıktan sonra elimize
verilen makbuza bile güvenemedim!
Ne zaman uçağa bindik, kapılar
kapandı ancak o zaman! : ))
…
Uzun uçuşları severim… Hele daha
önce hiç gitmediğim bir yere ise o uçuş, uçaktan daha hızlıdır kalp atışlarım…
Gece binip sabaha uyanmak…
Gökyüzünde gün doğumunu
karşılamak…
Gece bir ara pencereden
baktığımda gecenin karanlığında parlayan yıldızların güzelliği o kadar müthiş
ve o kadar şükrettiriciydi ki…
Bilmediğimiz bir coğrafya
gidiyorduk…
Umduklarımızla bulduklarımız ne
kadar farklı olacaktı…
Sevecekmiydik yoksa niye geldik
mi buralara diyecektik…
Aşka mı düşecektik yoksa iki
yabancı gibi mi olacaktık…
Bize katacakları neler olacaktı…
Herkesin aydınlanmaya geldiği
topraklardan biz aydınlanmaya gelmemiş gezginler ne hisler yaşayıp-duyumsayıp
dönecektik?
Farkında olmadan bir içsel
yolculuğa çıkacakmıydık?
Dünya vatandaşlığına bir adım
daha yaklaşacakmıydık?
Renk, ten, dil, din farklıda olsa
özünde aynı hamuru taşıyan sınırların, bürokrasinin ayırdığı insanoğlu ve
kadınları birlikte ortak ne deneyimler duyumsayacaktık?
6 saatlik uçuş sonlanırken, yanımda
uyuyan sevgilime baktım…
Benim içim içime sığmıyordu…
Kıpır kıpır bir yay ve sakin
oğlak…
Nasıl böyle sakince uyuyordu…
Oysa ben kokpite gidip pilota,
hadiii biraz daha hızlı dememek için kendimi zor tutuyordum…
Başımı tekrar pencereye
çevirdiğimde nutkum tutulmuştu…
O gördüklerim bulutmuydu?
Böyle sivri tepeli bulut olmazdı…Olamazdı…
Yoksa?
Tanrıııııım, dünyanın çatısının
beyaz tepeleriiiiii…mi?
Göreceğimi sanmadığım, ummadığım…
Hiç inerken görebileceğimiz aklıma
gelmemişti…
Tanrım, kalp atışlarım hızlandı…
İnanamıyorum!
Sevgilimi gözlerimi pencereden
ayırmadan sarsarak uyandırıyorum…
Gözlerimde mutluluk ve sevinç
yaşları ile Himalayalar diyorum…
Himalayalar, uyan, uyaaan,
geldik…
Tanrııııııım!
Herkes sabah kahvesini
yudumlarken, uçağa binerken soğuması için verdiğimiz minik şampanyamızı hostes
getiriyor…
Buz gibi şampanyamız, uçağın
penceresinden Himalayardan yansıyan ışık ile içinde pırlanta taneleri varmışcasına
parıldıyor ellerimizde…
Tanrım bu görüntünün tarifi yok…
Bunu nasıl yazarak ya da sözlü anlatabilirim bilmiyorum…
Tuzunu bildiğim şey karşımda! :p
(Yazar inanmak için çimdik atma adına burada geyik yapmaya başvuruyor! :ppp)
Nepaaaal !!!
Nepaldeyim!
Nepaldeyim!
Nepaldeyiz…
Fiil çekimi bittikten sonra
seyahatin devamı 2.,3, hatta 15. yazıyla sizlerle olacak sayın ve sevgili
okuyucu… : )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder