Etiketler

30 Kasım 2012 Cuma

Amsterdam 1 (18 plus efem :p)

Blogun foto kotası dolmuş... Eee böyle olunca fotosuz yazmakta zevkli olmica için günlerdir Amsterdam yazımı yazamıyorum beaaa!!!

Amsterdam 40 yaş Bdayim için doğru bir seçimdi...
Hani orta yaşa giriyorum ya girmeden bi azıp kudurmak, kurtları dökmek baaabında... :)

Gittim gitmesine, kurtları döktüm dökmesine de tek gidilmemesi gereken bi yermiş... :(

Hele benim gibi geyik bir kadın, her daim muzurluk yapan bir kadın için Amsterdam'da tek başına geyik yapmak keyifsizdi!

Bir mimar olarak daha önce neden gitmediğime ayrı söylendim, geeençken gelip bi sürü ecnebi çocuğum olacak şekilde azıtmadığıma ayrı söylendim :)))

Suyla verilen savaş, doğayla mücade için geliştirilen mühendislik... Uçak alçalırken ki manzara ulaaan helal osssun laan lalelerimizi çalmanızı bilem affettim haaa dedirtti! :))

Kanallar, tekne evler, bir birinin üstüne yan yatmış ilginç mimarisiyle hayran hayran seyrettiğiniz evler... 

Amsterdam benim için hiç bir zaman eğlence olmadı... Rembrandt ve Van Gogh'tu benim için... 

Sadece aşkımı ziyarete gittim Van Gogh'umu... 
Ve ne zaman karşılaşsak olan oldu yine...
Ben nefes almayı unutum, tükürüğümü nefes boruma kaçırdım!
Adamın bende öyle bir etkisi var...
Aşkımız 5-6 yaşlarından başlıyor... Belkide daha erken... Amcamın çocukken bana kocaaaaman gelen ressamlar serisi kitaplarından elimden düşmeyeni onunkiydi... 

Kırkıma 1 gün kala aşık olduğum adamın karşısında yine nefessiz kaldım...
Kıpırdamadan...
Ağzım bir karış açık... 
Dünyayı unutmuş, başka bir evrende onun renkleriyle, fırça darbeleriyle sarılı bir dünya da nefes almadan... 
Harikaydı... 

Amsterdam'a sanat için gitmedim...
Açık ve seçik kafayı dumanlamaya gittim!
Giderken de Hollanda hükümetinin turistlere ot mot yok uygulaması başladıysa ne bok yerim korkusuyla... 

Henüz başlamamış...
Başlasa da kofiii şoplar göz yumacakmış gibi geldi bana... Yani para kazanmaları gerek... Yerli halktan kazandıkları yeter mi? Sanmam! :p

Kafayı dumanlamaya gittim ama giderken beni çok korkuttular yok onu yeme yok bunu içme!
Ulan kırka giriyorum ayık kafayla istemiyorum bu deneyimiiii ama başımada bi bok gelsinde istemiyorum! 
Bu yaşa kadar bişi olmadan gelmişiz yani... :)
Deli 40 adayına süper bir gözetmen bulan dostum sayesinde kontrollü dumanlanma yaşadım!
Yaşadım ama bana gözetmen olan hatun ulan böyle deli bişi çıkacağını hiiiiç tahmin etmemiştim dedi :))) 

Alt alta üstüste bi sürü insanın istiflendiği,  bişi içmesenizde içerdeki dumandan ehiiiii moduna geçtiğiniz kooofi şoplardan birinde B deyimi çıtır İngilizlerin kafaları bi dünyayaken söyledikleri BDay şarkımla girdim! 

Süperdiiii!
Mekanda insanlar kendi alemlerinde takılırken saatime baktığım gibi bi anda çığlık kıyamet kııırk olduuuum nidalarıma kafalar süper kıyak İngilizlerin şarkısı eşlik edince mekandaki diğer olmuşlar noluyoooo yaaa diye irkilip onlarda eşlik edince ulan Ozy dedim ne manyaksın yaaa! Tanımadığın kafası dumanlı bi sürü insan senin için şarkı söylüyor... Yandaki çıtır İngizlerde aplaaa ne kırkı yaaa yirmibirsin seeen yaaa diye yazmaya başlinca tamam kızım dedim bol gülmeli bol manyaklık dolu BDayin gerçek oldu ! :))))

Haş haş amca bana bi bok etmedi...
Sadece güldüm... Ama ne gülme... Ota boka...
Yani ne bilim kafam birazcık döneydi, hayatın anlamını bulmuş pozlarına bürüneydim ya... Yok! Mütemadiyen güldüm! 

Amaç gülerek 40 olmaktı oldum! :) 
Birdaha ki gidişimde tek olmak istemiyorum... Grup halinde olalım ve süper oto kontrol mekanizması devrede olmadan ondan bundan şundan yiyim içim kafayı tam dağıtayım istiyorum! :)

Amsterdam'a gelip ünlü kırmızı fenerde endam etmeden, canlı şov izlemeden de olmazdı...

40'lık biraz sapıklıkla geldi... Mukadderaaaat!!!
İlk gece red light'a daldım ve show izledim! 
Moulin Rouge'a 25 avro bayılıp canlı porno deneyimimi gülmekten altıma işeyerek yaşadım!!!
Türklerim alem Türklerim... Aplaların kukusunu göremiyoruz diye show boyunca 40 defa yer değiştirdiler! En son yan tarafıma konuçlandıklarında amcaaa hala daha net göremiyosan lenslerimden birini verim miiii dicektim!!!! :))

Gittiğim show çok geyikti! Babaları 60 avrocuk... O kadar para veremedim... 
Tek başına keyfi çıkmıyor...
Benim gibi geyik bi hatun konuşmadan, kendi kendine yorum yapmaktan keyif almadı... Yanımda birileri olaydı 60 avroluğa gider süper bi şekilde geyik yapma keyfiyle eğlenir ve verdiğim parayada acımazdım :))))

Şimdi canlar herkescikler merakla showu anlatmamı bekliyooo... Bende gitmeden önce yazıcam çizicem demiştim ancak döndüğümde Sülümaaan abiye yapılan eleştirileri okuyunca bi amaaan halleri geldi bana! 

Cici cici yaşadıklarını deneyimlediklerini yazan blog çizgimden porno blogu çizgisine kayıp kapatılırmıyım acep şeysindeyim... :)

Neyse usturupluca (:p) showu anlatim ben; 

İlk show mumlu ablaydı... Mumuyla geldi 2 dans etti soyundu, mumunu yaktı ve orasına burasına damlatmaya başladı... 
Tikkat ettim meme ucuna hiiç damlatmadı! Yanmicak yerlere... Hıh! 
Bok atıcam ya... :)))))
Sonracımaaaa erkekler için ooow olacak ama benim için bumu yaniiii  bumudur olay hııh  dediğim şeyi yaptı! 

Yanmayan kısmını bende kukuma sokarım asıl yanarken sokman lazımdı yaaaeee diye eleştiri yaparken bulunca kendimi bi korktum kendimden! Nasssı bi manyaaam ben diye! Bok atmanında böylesi !!!! :pppppppp

Oooow dedim ben nassssı bi manyaaam laaaaan !!!

Yani bi kadın olarak bok atma haricinde ne tepkisi bekliyonuuuz!!!
Oyyş anam olacak halimiz yok! Showu eleştirip olmicak şeyleri isteyip eğleniyom işte!!! 

Showdaki yafruların vücutları güzel değildi! Amanın altı başka üstü başka!
Memesiz bir hatun sahneye çıkarılıp dans ettirilmemeli bence de acep diyorum hani her türlü vücut severe hizmet babındamı böyle seçmişler hatunları?

3. hatun bildiğin obezdi!!! 
Ve hatuna bakarken ulan ben şu anki mevcut 3Glerimle daha güzelim leeeyn bunun ne işi var sahnede duruuun ben çıkacam filan modunda klasik hatun incelemesi-çekememezliği yaptım! 

Bebeeem walla benim vücut nassssı desem nefiiiis! Tamam Çeşme plajlarında tusunami etkisi yaratabiliyorum suya girdiğimde ama Amsterdam'dan bakınca uuuuuv beybiiii! ;ppppppppppppppppppp

Yanlız şeyi bi türlü çözemedim onca harekete, onca bacak kaldırmaya indirmeye, yerde yuvarlanıp mekik sayılabilecek hareketlere rağmen hala nassı göbekliler bunlar!!!! Onlar eritemiyosa ben oooo zor... 

50 yaşlarındaki hatun vücudu en güzel olandı! Olandı ama anaaam oda ben diim 3 siz diin 6 metre kurdeleyi sokmuş içine, sahneye çıkardığı çıtır oğlana çektiriyoda çektiriyoooo ucu gelmiyooo bi türlü!!!!

A aaaaa!!! Elalemin hatunları neler sokuyo içineeee ben jinoya gittiğimde odanın içinde bi koşmaca oynamadığımız kalmıyooo!!!
Aboooooow!
İyiki sevgiliyle ve jinomla gelmemişim! Yoksam beni topa koyarlardı walla! :ppppppppp
Aaaa Aaaaaaaaaaa A !!!! :))))))))
Anam onu nasssı soktun içine yaaaa... Ayyy! 
Sokması neysede her akşam sahneden indikten sonra onu  sar allah sar... Aaaa ben olsam düğüm ederim walla onu! :pppppppppp

Bi kadın olarak ne tepkisi bekliyosunuuuz? Ahanda bu yaniiiii!!!!

Son kızdan önce bir çift çıktı kiiiiii... Seks hayatım bitmiştir!
Walla... Yeminlen oo bebeeem! Oooo! 
Gülmekten işediiiiim!
Yan tarafımdaki Türk amcalar benim kahkalarımdan konsatrasyonları bozulduğundan bi kaç defa pis pis baktılar bana!
Ne beaaa! Ciddi bilmem ne konferansındamıyız????
Benim Türk olduğumu çakmadıkları için ses etmedim ama 'ulan yaşlı zampara parmağında naaaah eşşek kadar alyansın varken burda ne işin vaaaar, millet çift çift gelmiş sende antrapozlu aç tek gelmişsin tüüüüüü sana' yapmak çook istedim ama yapamadım!

Evliysen iki yüzlülük abi bu!
Evli olsam kocayı ikna edip gelirdim! İstemem ben derse olay çıkarıp getirirdim! 
Bensiz gelirse ayrı olay çıkarırdım!
Onsuz gidersem yine olay çıkarırdım...Geleydin benimle hıh diye!
Bu amca saklicak karısından o yüzden iki yüzlülük!
Ben saklamayıp bi de üstüne yazıcam benimkisi iki yüzlülük olmuyooo! Heeey beni okuduğunuz sürece bana hak vereceksiniz kapiş? ;)

Couple olayında kütüüür kütür vücutları seyredicem sanıyodum!
Ayyy o neeee!!! Anam sizde hala iş var mı laaaaan??????
Ooow amcam yaaaa o göbeğin altından yardımsız şeyini bulup bırak seksi işeyebiliyomusuuuuuun???????
Oooo oooo ooo!!!
Hantal seks deneyimi mi ooo... derken benim hantallar sahnede bi uçmaya başladılar sanırsın ki kelebekler var sahnede!!!

Walla o vücutlardan beklenmeyen çeviklik ve zeraaaafetle... 
Onların 69 nu 18likken bile yapmama imkan yok!
Yok ama bundan sonra normal seksi bilem yapmama imkan yok sayelerinde!!!

Çok geyik bi ortam vardı...
Adam hatunun yardımı sayesinde ortaya çıkardığı aletiyle  iş yaparken  hatun barmenle muahbbet ediyoduuuu!!!!

25 avroya bu kadar oluyodu her halde! 
Adam orda bilmem ne yaparken hatunun muhabbet ediyo olması 60 avroluktada oluyosa  verdiğim parayı geri verin diye olay çıkarırdım walla!!!

Bu arada hatunların her bişisini gördük! Adamların bişini göstertmiyolar!!! Ama yani amcanın şeysini görmediğim için aslında şükretmeliyim de... Ama yani bizim canımız yok mu leeeeyn!!! 

Kütür kütür delikanlı bi zeeencicik sahnede olaydı şeyini görmek için hatunların kukusunu görebilmek için azimle kıpraşan Türk amcalar gibi bende kıpraşır hatta sahneye fırlar indiriverirdim tangasını!!!! 

:))))))

Ne beaaaaa! Para verdik leeeeyn!!! Kuku görmeye gelmedik herhaaal! :ppppppppp

Sahneye çıkan son hatun süperdi! Ön tarafta oturan İngiliz çifte musallat oldu ve hatunu kaptığı gibi sahneye attı!

Tek hatun ben dildim canlar aaaa lütfen yani! Bu kadar da cahil cüheyla, tutucu olmayınız!!!! 

Benim yerim süper kuytuydu... Bardaydım ben ehee... Görüş süper ama kimsenin tokanamyacağı bi yer! Şşşşşşş ;)

Sahnede 4 delikanlı 1 benim yaşlarımda İngiliz hatunla show yapmaya başladı hatun... Hepsine birer parça kendisini soydurdu...

Sonra sepetinden muz çıkardı muzdan hepsi için bir parça yerleştirdi vücuduna ve sırayla muzu yedirtti onlara! 

Hatuna göğsündekiler düştü...
Kuusuna denk gelen parçayı yiyen çocuk ise hepimizi kopardı!!!

Ooo bebeeem... 
Anlatılmaz yaşanır anlardı!!!
Çok güldüm, çok eğlendim! 

Seksin tabu olduğu ülkemde yakın arkadaşlarla bile konuşmak yüz kızartıcıyken rahat rahat konuşmak, izlemek, gülmek nasıl keyif vericiydi! 

Bu işte basit... Bir ameliyatı izlemek gibi, bir tiyatro oyununu izlemek gibi... 
Anaaaa kukuya bak, memeye bak modundaki Türk milletimin açlığında olan kimse yoktu...
Herkes eğlenmeye gelmişti...
Kimsenin bi yeri oynamadı... Kimse kimseye asılmadı... Tabi ben erken saattekine gittim... İlerleyen saatlerdeki müşteri profili nasıldır bilemem... 
Geyik bi showdu benim izlediğim... Baba olana gitsem şoke olup çıkarmıydım, zangırdarmıydım, bu kadar gülermiydim bilemem...

Bir defacık denenmesi gereken bir şeydi...
40'a giriyordum ve farklı girmek istiyordum... :) 

Seks Shoplar üzerinede yazmak istiyorum ama fotoğrafsız yazmak istemiyorum onları... Foto sorununu çözünce yazıcam onları :)

Amsterdam otsuzda yüzünüzü güldüren bir şehir...
Beni çok mutlu etti Amsterdam... 
Tekrar gidicem... Bir yaz... Kanallarında güneşle birlikte dolanmaya, laleri koklamaya ve bir sonraki sefere bıraktığım müzelere... 
Bu sefer 40 yaş eğlencesine harcadım şehri ;)
Yeaa bebeeem deli dolu girdik 40'a işte! ;))

14 Kasım 2012 Çarşamba

10. Kasım Ankara 3. Bölüm Ulucanlar

Atayı ziyaret ettikten sonra sevgili Belgin ablam Altındağ Belediyesinin Hamamönü bölgesinde yapmakta olduğu restorasyon çalışmalarını ve geçen sene Temmuz ayında açılan Ulucanlar Cezaevi Müzesini görmeden dönmeyelim dedi... 

Atadan sonra duvarlarına Deniz Geçmiş'in anıları sinmiş Ulucanlara doğru yola koyulduk... 

Altındağ belediyesi başarılı çalışmalar yapmış ve yapmakta... 




İzmirli ve İstanbullu grubumuz için Ankara soğuktu! Ankara'lılar havaya rağmen bölgedeki mekanlarda keyif çatmaktalarsa da bizler içeride oturabileceğimiz sıcak bir yer bulmanın telaşına düştük :)







Üşenmeyin okuyun canlar... Adamlar yapmışlar, yapıyolar... Ben de sizin için çekmişim... Okuyun ;) 



Başarılı çalışmalar yapmışlar... 
Efenim beni tanıyanların genellikle sevgi sözcüğü olarak kullandıkları Ankara keçisinin modernize olmuş hali... ;) Bende insan haliyim :p


Ve 1925 yılında inşa edilmiş, Türk siyasi hayatından kesitler sunan, Altındağ Belediyesi tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülmüş Ulucanlar Cezaevi...


Bir mimar olarak öğrencilik hayatımdan bu yana bilmem gerek diye gitmediğim bir cezaevi bir de genel ev kalmıştı! Her şeyi görmek, öğrenmek, ellemek üzerine yetiştiriliriz... Doğru çözüm, tasarım için şarttır bu... Cezaevi kültürüm Amerikan dizilerinden ibaretti... 

Türkiye Cumhuriyetinin en eski cezaevlerinden birini gezmek bir çok açıdan çok ilginç bir deneyim oldu... 

Açık kaldığı 81 yıl boyunca infazlarla, işkenceyle, tanınmış mahkumlarıyla kendisinden söz ettiren cezaevinin yıkılmayıp müzeye dönüştürülerek sadece içeri girenlerinin bilgiği sırlarını bizlerle paylaşması, onca boya-badanaya-restorasyona rağmen duvarlarına sinen anıları bedenizde-ruhunuzda deneyimletmesi olağan üstü... 

Bütün yaşanmışlıklarla sizi bekliyor... Sizi bilmediğiniz bir dünyada daha önce hiç tatmadığınız duygu sellerinde dolaştırıyor... 

Bu gün üstlendiği rol unutmak değil hatırlatmak, yok saymak değil ders çıkartmak ve umut etmek olan Ulucanlar pembe boyasına rağmen karanlık, acı... 

Tarihçesi...





Ve içeriye giriş... İstediğiniz aman çıkabileceğinizi bilsenizde, bir müzede olsa istem dışı sizi yutkundurtan bir kapı... Duvarlara sinmiş anılarla karşılaşacak olmanın ürpertisi... 




Mapusun içinde Ahmet Kaya'nın türküleriyle...




Mapustan sonbahar bu olsa gerek...











Gülermisin ağlarmısın? Hilton koğuşlar... Rahmetli Ecevit'in kaldığı koşullar...






Hilton'un karşılama ekibi!





Hilton'un içi... 4 ranza bu koğuşları Hilton yapıyor...










Hilton'dan sonra gerçekler... Eskiden gaz lambasının ışığıyla aydınlatılan koridorlar orjinaline sağdık kalınarak aydınlatılıyor... Göz gözü görmez bir koridorda, banttan yayınlanan 'Açın kapıyııı, duvarlar üstüme üstüme geliyor...' bağrışları kullaklarınızda titreyerek karanlıkta yol alıyorsunuz... Hücrelerdekiler manken... Ses banttan... Ama öyle gelmiyor size... 

Karanlıkta oturuyor... Hücreye girmemle çıkmam bir oluyor... Yan hücreden çıkan 2 genç yüreğimi ağzıma getiriyorlar ve korkup basıyorum çığlığı! Daracık koridorda onlar bir tarafa ben bir tarafa zıplıyorum... Bozuk sinirlerin kulak çınlatan sesi dudaklarımın arasından çıkarken, ileride ne olduğunu görmeden yürüyenler tuhaf kahkahamla çınlayan kulaklarını ovuşturuyor... (her halde) 

Çalışan içinde mapus olan içinde işkence bir yer burası... Cezaevlerinde çalışan görevlilere geçmişte zor da şimdilerde psikolojik destek veriliyormudur acaba diye düşünerek titreye titreye duvarlardan destek alarak kendimi aydınlığa atıyorum...

Bir nevi karanlık cezam bitti... Havalandırmada annemi görüyorum allak bullak olmuş... Kısa bir süre sonra Belgin abla çıkıyor... Yüzüm ne haldeyse hata ettim seni buraya getirmekle diyor... Sarsıcı ama keşfetme, deneyimleme, merak ve öğrenme arzum... Bi sigara tellendirseydim düzelirdim ya... Müze olduğu için avluda da olsak yasak... Deniz Geçmiş'le bakışa bakışa içememek... 

Açık hava hepimize iyi geliyor... Bir süre sonra yüzyılımdan olmayan binanın mimarisine kendimi kaptırıp titremelerimi unutuyorum...

Duvarlarda film şeritli çerçevelerde ünlü mahkumları Ulucanların... Gülümseyerek avluda poz vermişler... Gelecekten habersiz... 



Hilton olmayan koğuşlar...





Koğuş...





Koğuş yaşamı buymuş... 





Koğuşun mutfağı... Ancak;





Tuvaletler mutfağa açılıyoooor!!!!!





Özgürlük olmadıktan sonra ağaç neylesin...



















Deniz Geçmiş'in eşyaları...





























Fotoğrafların yanına yorum yazmak istemedim... Onlar anlatıyorlar herşeyi...

Çocukluğumdan beri okuduğum duyduğum bir sürü şeyin ete-kemiğe bürünmesiydi Ulucanlar... Yarı açık cezaevini sanat sokağı yapmışlar... Sokağın girişindeki binanın cephesinde Nazım'ın dizileri yüzünüze buruk bir tebessüm konduruyor... Onlardan yıllar sonra olsada, onca zaman  geçmiş olsa da... Artık bir müze olsada onlarla aynı sınırlı gökyüzüne bakma deneyimini yaşamış olmak... 

Ne kadar boyanırsa boyansın... İzler orada... 





10 Kasım Ankara 2. Bölüm

Yağmurlu bir 10 Kasım sabahına uyandık... 
Eskiden 6.cadde şimdilerde 54. cadde olmuş güzergah üzerinde konakladığımız yerden çıkıp bebekliğimin geçtiği eve doğru yürüdük...
Bahçelievlerin 3 katlı bahçe içindeki tipik evlerinden biri olan bebeklik evim yıkılmış... Yepiz yeni bir apartuman olmuş... 
Açıkcası pek üzülmedim çünkü çocukluk anılarımda Emek'teki  ve Yıldız Bloklarındaki evler var... :) 
Kaldırımlara dökülmüş yapraklara basarak yağmur altında yaptığımız yürüyüş 09.05'teki siren sesleriyle duruyor... İnsanlar, arabalar herşey durmuş durumda... 
Şemsiyeye vuran yağmur tanelerinden başka ses yok...
Yağmurun sesi, ayağımın altındaki yapraklar, Ankara'da olmak huzur ve mutluluk veriyor...

Resmi tören bittikten sonra halk Anıtkabir'e girebilecekti... Bahçelievlere yakın olduğu  için saygı duruşundan sonra  yavaş yavaş yürümeye başladık... Tandoğan Meydanında buluşup yürüyen gruptan münferit gelenler çoktan kalabalığı oluşturmaya başlamışlardı...  İçeriye girmek için oluşturulan sıra  harikaydı! Tek harika olmayan şey şemsiyelerden kaçınmak için yapmak zorunda olduğumuz akrobasiydi! 

Biz içeriye girerken çıkan askerler... 






İçeriye giren ilk gruptan olunca bir süre askerleri beklemek zorunda kaldık... Askerlerin düzeninde içeriye giriş sağlayamadık... Bizim görüntülerimiz böyle düzenli ve güzel olamadı... 







Ve kuyruğa giriyoruz...





Merdivenlerden düşmeden içerdeyiz... Kalabalık öyle coşkulu ki, düzen mümkün değil! Toplu halde hissedilenleri yazarak anlatmanın imkanı yok... Orda olunup deneyimlenmesi gerekiyordu... İyiki gelmişim ama rahat hareket edemediğim kalabalıklarda  yavru panik atak belirtileri gösteriyorum... Bir an önce dışarıya çıkmak için düzensiz kalabalıkta düzeni bozup öne geçiyorum... 

Basın için ayrılmış bölüme bir bacağımı atıyorum ve sizinde görmüş olduğunuz gibi şaşkın bakışlarla fotoğraf çekiyorum... :) 



Biz çıkarken içeriye büyük Türk bayrağı taşıyan grup giriyordu... 




Tek yürek olup, Ata'ya sahip çıkmak harikaydı ancak, Türk milleti olarak düzensizliğimiz ve dışarda atılan sloganların içerdede atılması bence saygısızlıktı... İçeriye girince sessizce mozolenin önünden geçmek yerine sıkıntılı anlar yaşamayı tercih ettik... 

Çok güzel süslenmişti Anıtkabir...





Dışarı çıktığımızda bizi karşılan manzara... Uyanık insanlarım çıkış ve iniş yönünden içeriye girmeye çalışınca bir süre sıkıştık! Milletimin coşkununu,tutkusunu anlıyorum ama düzensizliğini ve saygısızlığını... Farkında olmadan kendisiyle birlikte bir sürü kişiyi tehlikeye atan davranışlarımız olmasa... 

Ton ton 2 amca bu su birikintisine, engellemek için yapmışlar dedi :))) Üstünden sanki hendekten atlıyorlarmış gibi oyun yaparak geçmeleri çok hoştu! Espirikli insanlara bayılıyorum :) 

Kalabalıktan müzeyi yeniden gezmeye fırsat bulamadık... Aslanlı yolda yürümeyi çok severdim... Ancak başka bir zamana bırakma kararı aldık... Babamın yıllar önce beni fotoğrafladığı noktalarda aynı pozları verme planım bir başka zamana kaldı... :)








Sonbaharın güzellikleri ardında kalan Anıtkabir'e veda edip günün 2. bölümüne geçiyoruz...